Nuriye Gülmen: Alışma hali korkunç, bunu hisseden herkes neye alıştığını sorgulamalı

Adaletsizliği kabul etmediğini ve adaletsizliğe alışmamak için sokağa çıktığını belirten Nuriye Gülmen, yaklaşık bir yıldır açlık grevinde olduklarını hatırlatarak "Çok düşündüm, yani insanlara ne demeliyiz artık, diyecek bir şey kaldı mı? Öyle bir şey söyleyelim ki insanların yüreğine dokunsun. Belki öyle bir şey zaten yoktu. Ama belki ben öyle bir şey olsun istedim 300. günde. Sonra şunu demeye kadar verdim. Alışmayın. Çünkü sanıyorum en çok korktuğum şey bu. İnsanların (adaletsizliğe ve) bizim aç kalmamıza alışmış olmaları" dedi.

AKP iktidarı tarafından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın adaletsizliğe son verilerek işlerine iade edilmeleri için başlattığı açlık grevi 304. gününe girdi. 193 gün süren tutukluluğun ardından tahliye edilen Nuriye, Seyri Sokak’a konuştu.


Seyri Sokak'ın sosyal medya hesaplarından yayınlanan videoya göre Nuriye şunları söyledi:

'ALIŞMA HALİ KORKUNÇ'

“ Dün çok düşündüm, yani insanlara ne demeliyiz artık, diyecek bir şey kaldı mı? Açlık grevimizin daha fazla söyleyeceği bir şey kaldı mı, bizim daha fazla sözle ifade edebileceğimiz bir şey kaldı mı? Öyle bir şey söyleyelim ki insanların yüreğine dokunsun. Bunu gerçekten düşündüm. Bulamadım. Belki öyle bir şey zaten yoktu ama belki ben öyle bir şey olsun istedim 300’üncü günde. Sonra şunu demeye karar verdim. Epey düşündükten sonra. Alışmayın. Çünkü sanıyorum en çok korktuğum şey bu. İnsanların bizim aç kalmamıza alışmış olmaları.

İki eğitimci var bizim ülkemizde ve bunlar arkadaş bir senedir açlar yani ya. Hani şöyle bir şey olacak. Bir gün bize gerçekten bir şey olduğunda; artık ölmüş olacağız mesela. Ve o artık belki büyük bir toplumsal travmaya dönüşecek. Belki travmanın ötesinde toplumsal hareketliliğe dönüşecek yani bilmiyorum. İnsanlarda bir şeye sebep olacağı kesin. Bir etki yaratacağını düşünüyorum. Bize bir şey olsa insanları gerçekten etkileyeceğini düşünüyorum. Bu evde oturan, üzülen insanlar var ya o üzüntü onda bir potansiyelin açığa çıkmasına sebep olabilir. Ama o zaman ben artık ölmüş olacağım. Beni o kısım ilgilendirmiyor. Yani ben öldükten sonra insanların sokağa çıkıp çıkmayacağıyla asla ilgilenmiyorum gerçekten. Öncesiyle ilgileniyorum. O yüzden bu alışma hali bana korkunç geliyor.

'ADALETSİZLİĞİ KABUL ETMİYORUM, VAZGEÇMEYECEĞİM'

Bir şey demek istedim insanlara aslında. Burada çok büyük bir adaletsizlik var, buna alışmayın. Sonra akşam Twitter da '301 gün zulümdür' yazdım. Yani gerçekten bir saniye daha aç kalmak bizim için zulüm. Bunu böyle görsünler. Yürüyemiyorum. Ben kendi bacaklarımın üstünde yürüyemiyorum yani. Ve ben yürümek istiyorum, koşmak istiyorum. Tekrar hayatın içine karışmak istiyorum. Ve bu istek sıradan bir istek değil. Bir hastanın iyileşmesi gibi bir şey değil yani. Ben kendi irademle bunu bedenime yapıyorum. Kendimi aç bırakıyorum. Çünkü bu benim için çok hayati bir şey ve bundan asla vazgeçebileceğimi düşünmüyorum. Asla bundan sorumlu olanlar bana işimi geri vermeden bu bana karşı yapılan şey ortadan kalkmadan bundan vazgeçemem ve vazgeçmeyeceğim. Bunun için bir şey yapmamız lazım, onların vazgeçmesi için bir şey yapmamız lazım. Bunun özel olarak ne olduğunu bilmiyorum.

'ALIŞTIĞINI HİSSEDEN HERKES SORGULAMALI'

Ve evet insanlara öyle bir şey söyleyeyim ki beni anlasınlar, neler hissettiğimi. Ne yapmak istediğimi daha iyi anlasınlar. Bir saniye daha açlığın bizim için ne anlama geldiğini anlasınlar. Bugün de belki bunları söyleyebilirim. Alışmak… Buna alıştığını hissettiğinde herkes sorgulamalı. Biz bu insanların aç kalmasına mı alışıyoruz? Birileri bizi 300 gündür aç bırakıyor ve siz de buna alışıyorsunuz? Burada kötü bir hal var. Bence adaletsizliğe alışmak olmaması gereken bir şey. Ben mesela bu eylemi öyle tarif ediyordum. Yani belki sadece adaletsizliğe alışmamak için sokağa çıktım. Bu adaletsizliği ben kabul etmiyorum. Benim kabul etmemem başkalarının da kabul etmemesi için bir payanda oluyor. O da bunu görüyor, anlıyor, idrak ediyor ve bunu kabul etmemesi gerektiğini, bunun olabilemez bir şey olduğunu görmesine sebep oluyor.

'BİR ŞEYLER YAPMAK LAZIM'

Bunlar biraz zor ilişkiler, çok iyi anlatamadığım şeyler ama adaletsizliğe alışmak böyle bir şey, sen alışmıyorsun ve başkalarının da alışmasına set oluyorsun. Biz adaletsizliğe alışmayı yediremiyoruz ve direniyoruz. Ama bir süre sonra siz bizim açlık grevimize alışıyorsunuz. Burada çok tersten bir ilişki oluyor. Bunun yaratması gereken etki bambaşkadır aslında. Açlık grevi adaletsizliğe karşı çok daha ciddi bir şekilde kopuş yaratmalı. Ekmek kavgasının ne olduğunu halkımızın bilmesine biz güveniyorduk. Biliyorlar ve bizi anlayacaklar. Bizi gerçekten anladıklarını düşünüyoruz. Ama artık 300’üncü güne geldikten sonra bir adım daha atmak (bu adımın ne olduğunu bilmiyorum), bu meseleye biraz daha eğilmek, düşünmek ve bir şeyler yapmak gerek. Yani böyle tarif edebilirim. Ne kadar derli toplu bir çağrı oldu bilmiyorum ama…öyle…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eliaçık: Kimseye zarar vermeden sen de eğlen helaldir

Diyanet: 9 yaşındaki kadının yanında velisi olmadan da nikahlanması mümkün

Erdoğan'ın Erbakan'a iltifatlarına Nihat Genç'ten sert tepki: Çüş yani yaptıkları ikiyüzlülük, sizde Hoca'yı anacak yüz mü var?